Gabriele ile randevusu Valentino Parkı'nın girişinde.
Önce o ulaşıyor.
Kendini sinirli, şaşkın ve beceriksiz hissediyor.
Gabriele onun foğrafını görmedi bile. Ya onu beğenmezse?
Çantasından sigara paketini çıkarıyor. Kendini daha da aptal hissediyor. Kıvırıyor ve çöp kutusuna atıyor.
Kendini tanımlamak için parmakları arasında duracak sigaraya gereksinimi yok.
Onu beğenirse, iyi. Beğenmezse başka birini bulsun.
Uzaktan gelmekte olduğunu görüyor. O olduğunu biliyor çünkü elinde bir gül var. Hay aksi, ne kadar da uzun boylu. Böyle uzun boylu olabileceği aklına gelmemişti.
Önce o ulaşıyor.
Kendini sinirli, şaşkın ve beceriksiz hissediyor.
Gabriele onun foğrafını görmedi bile. Ya onu beğenmezse?
Çantasından sigara paketini çıkarıyor. Kendini daha da aptal hissediyor. Kıvırıyor ve çöp kutusuna atıyor.
Kendini tanımlamak için parmakları arasında duracak sigaraya gereksinimi yok.
Onu beğenirse, iyi. Beğenmezse başka birini bulsun.
Uzaktan gelmekte olduğunu görüyor. O olduğunu biliyor çünkü elinde bir gül var. Hay aksi, ne kadar da uzun boylu. Böyle uzun boylu olabileceği aklına gelmemişti.
ERKEK: Selem. Bu sana. Doğum günün kutlu olsun.
KIZ: Teşekkürler. İlk kez biri bana gül hediye ediyor.
ERKEK: Aslında ikinci kez...
Kahkaha atıyorlar.
KIZ: Demek istediğim... gerçek bir gül.
Uzunca bir süre birbirlerine bakıyorlar.
KIZ: İstediğin gibi miyim?
ERKEK: Sensin... Sen, sensin.
Sessizlik.
ERKEK. Ya ben? Düşündüğün gibi miyim?
KIZ:Çok daha uzunsun!
Bir kez daha gülüyorlar.
ERKEK: Limonlu dondurma ister misin?
KIZ: Evet.
Yan yana yürüyorlar.
Beraber attıkları adımlar çok daha hafif.
(Kitabın başı)
Parkın ortasındaki dondurmacının önünde duruyorlar. Dondurmacı elinde kepçesi, çocukları gülerek karşılıyor.
"Eee çocuklar, neli istersiniz?"
"Ona bir top limonlu, bana çilek ve çikolata."
"Ama ben ödeyeceğim bak!" diyor kız.
"Kesinlikle olmaz, ben ödüyorum!" diye karşı çıkıyor oğlan.
Kız,"Ama benim doğum günüm, benim ödemem gerek!" diye diretiyor.
"Bugün dondurmalar bedava!" diye araya giriyor dondurmacı. "Kavga etmeyin. Doğum günün kutlu olsun. Kaça basıyorsun?"
"On altı!" diyor kız gururla.
Adam gözlerini yukarıya kaldırıyor, hüzünlü bir ifadeyle, "Hey gidi on altı! Ne güzel yıllar..."
"Hangi açıdan baktığınıza bağlı," diye karşı çıkıyor kız, dondurmasını yalarken.
Gençler, bol yapraklı geniş bir ağacın gölgesinde kalmış bir banka oturmaya gidiyorlar. Karşılıklı bağdaş kurarak oturuyorlar.
ERKEK: Bugün ne oynayacağız?
KIZ: Gerçek oyunu.
ERKEK: Tamam. Kim başlıyor?
KIZ: Bir keresinde sana hayat hikayemi anlatacağımı söylemiştim Hatırladın mı?
ERKEK: Hatırlıyorum tabi. Ben de sana, o gün geldiğinde memnuniyetle dinleyeceğimi söylemiştim.
KIZ: Bu öyküde sen de varsın.
ERKEK: Ben mi? O zaman kesinlikle anlatmalısın. Meraklının tekiyim ben.
KIZ: Evet... ama... nereden başlayacağımı bilemiyorum... Ya sıkılırsan?
ERKEK: Seninle hiç sıkılmam.
Kız ikirciklidir. Olup biteni yüksek sesle anlatabilmek için uygun sözcükleri bulmak kolay değildir, ama sonra anlatmaya başlar...
Parkın ortasındaki dondurmacının önünde duruyorlar. Dondurmacı elinde kepçesi, çocukları gülerek karşılıyor.
"Eee çocuklar, neli istersiniz?"
"Ona bir top limonlu, bana çilek ve çikolata."
"Ama ben ödeyeceğim bak!" diyor kız.
"Kesinlikle olmaz, ben ödüyorum!" diye karşı çıkıyor oğlan.
Kız,"Ama benim doğum günüm, benim ödemem gerek!" diye diretiyor.
"Bugün dondurmalar bedava!" diye araya giriyor dondurmacı. "Kavga etmeyin. Doğum günün kutlu olsun. Kaça basıyorsun?"
"On altı!" diyor kız gururla.
Adam gözlerini yukarıya kaldırıyor, hüzünlü bir ifadeyle, "Hey gidi on altı! Ne güzel yıllar..."
"Hangi açıdan baktığınıza bağlı," diye karşı çıkıyor kız, dondurmasını yalarken.
Gençler, bol yapraklı geniş bir ağacın gölgesinde kalmış bir banka oturmaya gidiyorlar. Karşılıklı bağdaş kurarak oturuyorlar.
ERKEK: Bugün ne oynayacağız?
KIZ: Gerçek oyunu.
ERKEK: Tamam. Kim başlıyor?
KIZ: Bir keresinde sana hayat hikayemi anlatacağımı söylemiştim Hatırladın mı?
ERKEK: Hatırlıyorum tabi. Ben de sana, o gün geldiğinde memnuniyetle dinleyeceğimi söylemiştim.
KIZ: Bu öyküde sen de varsın.
ERKEK: Ben mi? O zaman kesinlikle anlatmalısın. Meraklının tekiyim ben.
KIZ: Evet... ama... nereden başlayacağımı bilemiyorum... Ya sıkılırsan?
ERKEK: Seninle hiç sıkılmam.
Kız ikirciklidir. Olup biteni yüksek sesle anlatabilmek için uygun sözcükleri bulmak kolay değildir, ama sonra anlatmaya başlar...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder